Kulaklarıma inanamadım. 68 yaşında olduğunu söyleyen emekli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir televizyon kanalında kendisine soru soran muhabere böyle serzenişte bulunuyordu. Ürperdim… vicdanım sızladı… İnsan olmaktan utandım… Nasıl oluyor da bir insanın canı kendisine bela oluyordu. Bu nasıl işti… Nasıl bir duygu bu Allah’ım… Öylesine karamsar, öylesine biçare (çaresiz)… Aman Allah’ım hayatının başına bela olduğunu düşünen, söyleyen başka bir ülke insanı var mıdır ki bu dünyada? Bu ne tükenmişlik! Bu nasıl tablodur böyle!...
Halbuki bu ülkenin başına geldiğinde parmağındaki yüzüğü gösterip ‘bu fakirin serveti budur’ dediğinde nasıl da umut bağlamıştık kendisine. Artık haksızlık olmayacak, hak, hukuk, adalet gelecek diye nasıl da heyecanlanmıştık. Hırsızlık son bulacak, her şeye adaletle hakim olunacak diye nasıl da gururlanmıştık!..
Bak hele geldiğimiz yere. “Yüzüğümüzden başka serveti var derler ise, bilesiniz ki bu fakir çalmıştır, hırsızlık yapmıştır demekten geri durmayın” diyen bir faninin yıllardır yönettiği ülkesinde, vatandaşı canının başına bela olduğunu söylemesine meydan verecek kadar nasıl bir uygulamanın içine hapsolmuştur.
Vatandaşının canının başına bela olduğunu göremeyecek kadar, bu vatandaşından uzak bir aleme nasıl savrulmuştur?
Gözünü ne kör etmiştir ki, vatandaşını görmemektedir?
Kulağını ne sağır etmiştir ki, vatandaşının feryadını duymamaktadır?
Vatandaşı onun her istediğini yerine getirmekten hiç geri durmamışken O nasıl olmuş da vatandaşından uzak bir alemin içine düşmüştür?
O’nu Saray mı alıp götürmüştür kendi insanlığından?
O’nu gücün etkisi ile Tanrımsı bir hale evrilmesi mi uzaklaştırmıştır insanlarından?
O’nu içine düştüğü girdabın içinden çıkmasını engelleyen sisteme mi köle olmuştur?
O’nun için mi değişememekte, dönüşememekte, eski insanlığına dönememektedir? Nedir bu kendine ihanetinin sebebi, nedir Allah aşkına?
Vatandaşı duy, göz kulak ol, lütfen vatandaşı duy. Siyasi muarız olmamız, seni ‘kötü yolda devam et, ben kazanayım’ deme gafletinde bulundurmaz bizleri. Bizim bir ülkemiz var. Başka gidecek yerimiz yok. Bizi kabul edecek vicdan sahibi başka bir devlet de yok.
Onun için diyorum ki, vatandaşın feryadını duy. Bak dostun Trump ne hallere düştü. Önünde kocaman bir örnek. Lütfen titre ve kendine dön. Vatandaşının canının bela olmasına sebep olursak vebali ağır olur vesselam.
Saygılarımla…